7 Mart 2008 Cuma

Sert açıklama yapan yapana...

Bu da Diyanetten sert açıklama ;
"Yargıçlar din konusunda karar alırken bize sorsunlar"

Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu, Danıştay yargıçlarını eleştirdi: Yargıçlar ön yargılarına ve kişisel tercihlerine göre değil, dinin bilgi metodolojine göre karar versin

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Danıştay’ın din dersini zorunlu olmaktan çıkarmasına tepki gösterdi; yargıçların din dersi konusunda karar alırken Diyanet İşleri Başkanlığı’na sorması gerektiğini söyledi. Bardakoğlu, 2008 yılı hac organizasyonu konusunda bilgi vermek amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığının Konferans Salonu’nda basın toplantısı düzenledi. Toplantının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bardakoğlu’na Danıştay 8. Dairesi’nin Pazartesi günü aldığı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin mevcut haliyle zorunlu tutulamayacağına ilişkin kararı soruldu. Bardakoğlu’nun görüşleri şöyle:

Mezhep değil din: Bu son karar da AİHM’nin aldığı kararın adeta Türkiye’ye uyarlaması ve onun gölgesi gibi duruyor. İslam’ın ortak paydasının, ortak bilgisinin bir mezhebe ait olarak görülmesi büyük bir yanlıştır.

Kuşkularım var: Yargının da neyin din olduğu, neyin din olmadığı hakkında karar vermesinin hangi bilimsel veriye dayandığı, hangi üniversite görüşüne, hangi rapora dayandığı konusunda ciddi kuşkularım var.

Yetkili kurum Diyanet: Türkiye’de bir din eğitimi nasıl verilir, öğretimi nasıl yapılır, hangi bilgi İslam dininin orta bilgisidir, hangi bilgi İslam dininin içinde kalan bir mezhebin, grubun bilgisidir, bu konuda herhalde en yetkili kurum Diyanet İşleri Başkanlığı olmalıdır. Neyin İslam dininin ortak bilgisidir, neyin de İslam dininin tarihi ve mezhebi bilgisidir bunu en iyi bilen Diyanet İşleri Başkanlığı olmalıdır.

Sorulmadı: Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan görüş alındığını bilmiyorum. İlahiyat fakülteleri bağımsız bilim yuvalarıdır. Onlardan da bu konuda bir görüş alındığını zannetmiyorum.

Karar vermesin: Gönül isterdi ki, AİHM bağlamında söylüyorum; Türkiye zaten aynı yanlışlığı katlayarak devam ettiren gölgesidir, yargıçlar kişisel kanaatlerine, ön yargılarına, kişisel tercihlerine göre değil, konuyu bilim zemininde ve o dinin bilgi metodolojisine göre inceleyip karar versin.

Zaruret vardır: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi çocukları namaza alıştırma ya da dindar yapma dersi değil, din konusunda bilgili yapma dersidir. Böyle olduğu için de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu olarak okutulmasında adeta zorunluluk vardır, zaruret vardır.

Yargı dine karışmasın: Yargı kararlarının haklar ve özgürlükler noktasında olması gerekir. Din tanımı ve dinin nasıl olması gerektiği konusunda bir belirlemeye gitmemesi, bunu yetkili kurumlara bırakması lazım. Diyanet İşleri Başkanlığı bunun için kuruldu. Türkiye’de 23 ilahiyat fakültesi var. Görüş sorulur, tartışılır, farklı düşünen varsa o da belirtir.

Müfredat değişti: Bu kararlar, 3-4 yıl önceki müfredata göre alındı. Ama müfredat beklentiler, ihtiyaçlar ve eleştiriler göz önüne alınarak İlahiyat fakülteleri öğretim üyelerinin de katkılarıyla kapsamlı bir şekilde değiştirildi.

Hastaneyi kapatmayın: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi bir din bilgisi, din kültürü bilgisi, ahlak bilgisi dersi olmalıdır. Uygulamada 3-5 münferit yanlış var diye din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmasına karşı çıkmak 3-5 hasta yanlış tedavi edildi diye bir hastaneyi kapatmaya benzer.

‘Tabii ki Alevilik imam hatip müfredatında olmalı’

BardakoĞlu, Aleviliğin imam hatip liselerinin müfredatında yer alacağı konusundaki haberlerin hatırlatılması üzerine “Aleviliği İslam dışı gösteren her türlü çaba hem İslam’ı bilmemektir, hem de Aleviliğe saygısızlıktır” dedi.

Diyanet İşleri’nin, vatandaşlık esasına göre kamu hizmeti sunduğunu, İslam dini hakkında toplumu bilgilendirdiğini ifade eden Bardakoğlu, başkanlığın hiçbir mezhep ve meşrebe göre hizmet üretmediğini söyledi. Bardakoğlu, Alevilik hakkında yanıltıcı beyanda bulunmalarını önlemek amacıyla Alevi klasiklerini yayınladıklarını bildirdi. Bardakoğlu, “Alevilik, İslam içindedir. Böyle olduğu için de onu öğrenmek, öğretmek, hiçbir ayrım yapmaksızın bütün mezhep ve meşrepleri kucaklamak gerekir. Aleviliğin imam hatip müfredatında yer almasından tabii bir şey olamaz” diye konuştu.

Başbakan ‘Ulemaya soralım’ demişti

BaŞbakan Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin üniversitede türban yasağını onayan kararına yönelik olarak, “Türban konusunda mahkemenin söz söyleme hakkı yoktur. Söz söyleme hakkı din ulemasınındır” demişti. Başbakan’ın bu sözleri çok tartışıldı.

Hiç yorum yok: