Hocaların hocası Türk operasının ilk temsilcilerinden Saadet İkesus Altan'ın cenazesi, imamın 'şovuna' sahne oldu. İmam, eşiyle birlikte saf tutan kadın arkaya geçene kadar cenaze namazı kıldırmadı, katılımcıları alkışlatmadı ve Türk bayrağının altına yeşil örtü serdirdi.
İSTANBUL - Önceki gün 92 yaşında vefat eden Türk operasının duayeni Saadet İkesus Altan'ın cenaze törenine, imamın uygulamaları gölge düşürdüAltan'ın Teşvikiye Camii'ndeki cenaze töreninde imam, önce eşi Altan Günbay ile saf tutan Müvebbek Günbay'ı sert bir şekilde arkaya geçmesi için uyardı. Günbay arka tarafa geçene kadar da namaz kıldırmadı. Namazın ardından alkışlarla yürüyüşe geçen katılımcıları da "alkışlamayın, dua edin" diye uyaran imamın son icraatı ise tabuta sarılı Türk bayrağının altına yeşil örtü serdirmek oldu. İmam, tabut üzerinde Kelime-i Şahadet yazılı yeşil örtünün Türk bayrağının altında kaldığını belirterek yazısız yeşil bir örtüyle değiştirilmesini istediCenazeye katılanları azarlamaktan çekinmeyen imam görütü alan gazetecilere ise "Neden bunu yapıyorsunuz?" diye tepki gösterdi.
18 Aralık 2007 Salı
Cenazede İMAM shov
Deniz Feneri Baskını Ankara'ya uzandı
"Frankfurt Idari Mahkemesinde devam eden Denizfeneri ve Kanal 7 davasi Radyo Televizyon Ust kurumu Baskani (RTUK) Baskani Zahid Akman’a uzandi. On sorusturmasi yapilan davada Denizfeneri Avrupa Baskani ve Kanal 7 Avrupa Genel Muduru Mehmet Gurhan’in ve muhasebe sorumlusu Firdevsi Ermis’in de ifadeleri alindi.
ZAHIT AKMAN KILIT ISIM
Onceleri taksicilik yapan Mehmet Gurhan’in Frankfurt sehrinde 17 taneden olusan taksi filosunu nasil elde ettigi ve Frankfurt yakinlarindaki Dietzenbach kasabasindaki daire ve villa gibi gayrimenkullerin kaynagi soruldu.
ERDOGAN’IN OGLU KURYE MI?
Frankfurt savcisinin yaptigi arastirmaya gore Mehmet Gurhan ve Zahid Akman arasinda para trafiginin gerceklestigi, ayni zamanda Recep Tayip Erdogan’in oglu Ahmet Burak Erdogan’in da cesitli zamanlarda Frankfurt Denizfeneri ve Kanal 7’ye gelip gittigi belirlendi.
Savcilik arastirmanin en az bir yil surecegini, 2 kamyon dolusu dosyanin incelenmesinin oldukca zaman alacagini, acikladi. Ayrica Izmir limaninda bulunan Atlas isimli gemiye el konulabilecegini, bunun icin de Frankfurt savciligi nezdinde on calismalarin tamamlandigini belirten savcilik, ileriki gunlerde bir grup Alman avukatinin Ankara Alman Buyukelciligi ile isbirligiyle gemiye el konulmasi icin hareket edilecek.
Federal Kriminal Dairesi Almanya, Fransa, Hollanda, Belcika, Avusturya, ve Ingiltere’nin yani sira Kosova,
Turkiye, Endonezya’da topladigi bilgilerle makbuzlari karsilastirdi.
Savcilik, Kosova’dan gelen ilk makbuzlarla Denizfeneri’nin kayitlarinda yeralan Kosova’da fakir koylere
dagitildigi iddia edilen makbuzlarin ilk karsilastirmasinda sozkonusu Denizfeneri’nin hibe ettigi
miktarlar ve sahislarin hayal urunu oldugunun belirlendigini acikladi. Alman ve Kosova polisinin
isbirligiyle Denizfeneri’nin makbuzlarda yer verdigi adres ve koylere gidildi. Buna gore 28 koyun muhtari
ile yapilan gorusmelerde sozkonusu makbuzlarda yeralan bu isimlere ait kayitlar bulunamadi. Kosova’daki
muhtarlar, Alman interpol yetkililerine “Hayatimizda ne Denizfeneri duyduk, ne de sozu edilen kisiler
koylerimizde var” dediler.
UNIVERSITE HAYAL URUNU CIKTI
Alman polisi, Kosova’nin yani sira Pakistan’da da arastirmalarini surduruyor. Pakistan’daki
arastirmalarda ise Denizfeneri’nin kayitlarinda yeralan universite yapimi da uydurma cikti. Konu edilen
Universite ile ilgili universitenin ne temeline ne catisina, ne kapisina ne de ismine rastlanilmadigi
ortaya cikti.
Sorusturmanin Turkiye kanadinda ise Istanbul Ziraat Bankasindaki hesap ve su anda RTUK’un baskani Zahid Akman’a ait oldugu belirlendi.
Fatih’te muhtarlarin duzenledikleri sahte yardima muhtac kisiler ve yardim edildigi seklindeki belgeler
ayni zamanda arastirmanin diger bir kanadini olusturuyor.
AKP’DEN ADAY OLACAKTI
Mehmet Gurhan’in Almanya’daki butun hesaplarina el konuldugu, butun mal varliginin satisinin
durduruldugunu belirten savci, “Mehmet Gurhan aldigimiz bilgilere gore Turkiye’de Temmuz ayinda
yapilacak secimlerde AKP’den milletvekilligine aday gosterilecekti. Inceledigimiz telefon gorusmelerinde
sahisin surekli Zahid Akman ile gorustugunu, Turkiye Basbakani Recep Tayip Erdogan ile
gorusmelerini Ankara’ya giderek bizzat gerceklestirdigini tespit ettik. Erdogan ailesi ile siki
iliskilerde olan Mehmet Gurhan’in Izmir limaninda demirleyen ve Italya’dan Turkiye’ye gurbetci
tasimak icin alinan geminin Denizfeneri’ne yapilan bagislarla alindigini tespit ettik. Ayrica
uluslar arasi hukuksal yaptirimlardan faydalanarak Recep Tayip Erdogan’in ifadesinin alinmasini talep
edecegiz.
1992 yilinda 2000 Mark karsiligi taksi soforlugu yapan Gurhan’in 1.5 milyon Euro degerindeki
filosuna nasil sahip oldugunu, bir villa ve 4 daireden olusan 4.5 milyon Euro’nun mulkiyeti nasil ve hangi
parayla aldigini Gurhan’dan sorduk. Gurhan gibi Avukatlari da celiskili aciklamalarda bulundular.”
dedi.
Uzmanlar Mehmet Gurhan ve muhasebecisi Firdevsi Ermis’in Almanya’da dernekler yasasini ihlal etmek,
hesaplarina para gecirmek, vergi kacakciligi suclarindan 4.5 yildan fazla ceza alacaklarini
belirtiyorlar. Savcilik, Avrupa’da yasayan vatandaslarimizi uyararak Yimpas, Kombassan, Jetpa ve
Denizfeneri gibi kuruluslara para kaptirmamalarini onemli hatirlatiyorlar.
13 Aralık 2007 Perşembe
İstiklal Marşı Okunmasın
EĞİTİM-BİR-SEN'DEN ÖNERİLER
10 Aralık 2007 Pazartesi
Atatürk ilkeleri eğitimden çıkarılıyor !!!
AK Parti'nin yeni anayasasından "Atatürk ilke ve inkılaplarına göre eğitim" esası kaldırıldı...
düzenleneceği biliniyordu.
7 Aralık 2007 Cuma
Ülkemizde Yaşanan Karamizah Örnekleri...
Değerli arkadaşlar,
Yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRKÜN kurmuş olduğu demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, yani güzel ülkemiz, bu günlerde kara mizaha konu olacak birçok olay yaşamaktadır. Bunlardan bazılarını sizlere yeniden anımsatmak istedim.
Örneğin;
İlahiyat Profesörü Hayrettin Karaman makalesinde, İMAM NİKAHINI GEÇERLİ VE YETERLİ SAYMAK ZORUNLUDUR derken, BOŞANMA YETKİSİNİN KOCADAN ALINMASININ AYETLERE AYKIRI olduğunu savunmaktadır ( 24.11.2007-Milliyet).
TBMM İnsan hakları alt komisyonu, Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesinde dört kız öğrencinin dini baskı gördükleri iddasıyla okulda ayrılmalarını inceledi ve OKUL DEĞİL, ARKADAŞ BASKISI yapıldığını açıkladı (29.11.2007-Milliyet). Yani Malezya gibi ülkemizde de bir mahalle baskısının olduğu belgelenmiş oldu.
Cumhurbaşkanı bir rektör atamasında YÖK ten kendisine gelen dosyaya iliştirilmiş imzasız bir notu gazetecilerle paylaştı. Rektör adayının eşi çarşaflı diye ihbar içeren bu imzasız notu sanki YÖK göndermiş gibi yorumlayan 5 gazete olayı manşetlerine taşıdı. Sonuçta YÖK gereken açıklamayı yaparak, bu notu kendilerinin göndermediğini belirtti ve Cumhurbaşkanı da notun YÖK ten gelmediğini açıkladı. Burada tuhaf olan, KİMDEN GELDİĞİNİ BELİRLEMEDEN imzasız bir notu dikkate alan Cumhurbaşkanının, hem de iki kez olayın araştırılmasını istemesi ve bu eylemini gazetecilerle paylaşmasıdır.
Şehirlerarası sefer yapan otobüslerde NAMAZ MOLASI için talepler gittikçe artmaktadır. Firma yetkilileri böyle bir uygulama yok, ama son zamanlarda bazı yolcuların ısrarlı davranışları nedeniyle MOLA VERMEK ZORUNDA KALIYORUZ dediler (05.09.2007-Milliyet).
Uçuş harekat uzmanlarının kurduğu Dispeçerler Derneği (ACDA) Yönetim Kurulunun yaptığı açıklamada, bazı yolcuların NAMAZ KILMAK İÇİN HOSTESTEN PİLOTA UÇAĞIN YÖNÜNÜ KIBLEYE ÇEVİRMESİNİ istediklerini belirtti (01.10.2007-Cumhuriyet).
Kozan’da kompozisyon yarışmasının birincisi Tevhide Kütük’ün ödülünü almak üzere çıktığı sahneden türbanlı olması nedeniyle indirilmesi olayına Başbakan nasıl bir tepki verdi biliyorsunuz: Tevhide’yi telefonla aradı, ona “merak etme, ben arkandayım” dedi. Benzer bir haber dün Rize’den geldi: Kanser konulu bir kompozisyon yarışmasını imam hatip lisesi öğrencisi Emine Elif Azder kazandı. Kız, okul müdürünün tavsiyesine uyarak ödül törenine başını açarak gitti. Olayın medyada çıkmasından sonra Başbakan hemen Elif’in babasını da aradı, üzülmemelerini isteyip “konuyla bizzat ilgileneceği”ne dair söz verdi (04.12.2007-Güngör Mengi)
İsparta’da ilköğretim okulu öğretmeni Halil İsmail Özçimen İzmir’de mayıs ayında düzenlenen Cumhuriyet Mitingi’ne katılıyor ve Milli Eğitim Müdürlüğü’ne göre ağır suç işliyor. Aynı öğretmen bununla da kalmıyor, mitingden birkaç gün sonra daha büyük bir suç işliyor. 19 Mayıs’ta öğrencilerine Atatürk resimli, 'Cumhuriyete sahip çık' yazılı fanilalar giydiriyor. Ve de maaşından 40 lira kesilme cezası alıyor. Bu öğretmenimize de Başbakanımızın aramasını ve olayla ilgileneceğini belirtmesini isterdim!
Kocaeli Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 21 Kasım 2007 de yaptığı şaibeli düzey belirleme sınavında sorulan Söz konusu sorulardan birinde (8. Sınıf Sosyal Bilgiler) “Hangisi Allah’ın yasalarından değildir?” biçiminde bir soru sorulmakta ve öğrencilerden dört seçenekten birini seçmesi beklenmektedir. Bu dört seçenekse fiziksel, toplumsal, biyolojik yasalar ve T.C. Anayasası olarak sıralanmaktadır. Böylelikle fiziksel, toplumsal, biyolojik yasaların Allah’a ait olduğu düşüncesi öğrencilerin inanç ve kanaatine bakılmaksızın doğru kabul edilerek laik eğitim ilkesi ayaklar altına alınmakta hem de Anayasamızın din ve vicdan özgürlüğünü düzenleyen 24. Maddesi ile 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 10-11 ve 12. maddeleri çiğnenmektedir (25.11.2007-Eğitim-İş).
Olay, Antalya’da düzenlenen Anadolu Doğal Taş, Mermer ve Teknoloji Fuarı’nda yaşandı. Enerji Bakanı Hilmi Güler, fuarı gezerken bir standa yaklaşınca orada görevli mini etekli bir hostes alel acele üzerine uzun pardösüsünü giyiyor ve bakanı öyle karşılıyor. (03.12.2007- Tufan Türenç)
Değerli arkadaşlar,
Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
Her gün giderek daha da artan bu kara mizahi yaklaşımlara, sizlerde çevrenizdeki olaylarla katkıda bulunabilirsiniz. 21. yüzyıl Türkiyesinde bu olaylar neden artıyor? Kimlerden cesaret alıyorlar ve destek buluyorlar? Lütfen bu sorulara hep birlikte yanıt arayalım.
Acaba bu eylemler için gereken zemin hazırlandı da ondan mı sayıları giderek artıyorlar? Nitekim, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye'deki tarikatlar ve dini akımlarla ilgili hazırladığı raporda, Türkiye'de 5 bin tane tarikat şeyhi ve dini akım lideri bulunduğu açıklandı.
Yine REFAHYOL hükümeti döneminde sayıları 5.000 in üzerine çıkarak rekor kıran Kuran kursları, 28 Şubat döneminden sonra hızla geriledi ve 2002 de 3664 kadar indi. Sonra TCY nin yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinden itibaren, kaçak kuran kurslarına ceza indirimi gelince, kuran kurslarında rekor artış oldu ve 4684’e fırladı (26.02.2006-Cumhuriyet).
Son olarak TESEV in Kasım-2006 da TURBAN konusunda yaptığı anket ile taban tabana tamamen zıt sonuçlar elde eden Tarhan Erdemin başkanlığında ve Eylül-2007 de KONDANIN yaptığı araştırmayı karşılaştırmanızı isterim. Son günlerde Milliyet gazetesinde yayınlanan bu araştırmasında KONDA, yine kendisinin 2003 de yaptığı bir araştırma ile kıyaslıyor ve Turbanlı sayısının %3,5 tan %16,2 ye arttığını belirliyor. Yani Turban bu dönemde 4 kat artmış durumda. Ayrıca TÜRBAN ve diğer dinci tutkuların nasıl ve neden arttığı da açıkça ortaya konuluyor.
Bu artış konusunda şaşkınlık yaşayanlara Yılmaz Özdil; Bugün, biraktik devlet makamlarini, "esinin basi aciksa", malum belediyelerden su bayiligi bile alamazsin, su bayiligi... diyerek yanıt vermektedir. Ne yazık ki birileri, maddi çıkar uğruna halkımızın her türlü özveriyi gösterebileceğini iyi algılamış ve çok güzel sömürüyor.
Ülkemizde giderek artan bu laikliğe aykırı eylemler için ABD nin Genel Kurmay Başkanı Richards Myersin, ABDnin Iraktan çekilmesi durumunda Türkiye dahil bölgedeki ülkelerde radikal islamcılar iktidara gelerek, hilafet kuracaklar yorumunu sizlere yeniden anımsatmak isterim (26.08.2005-Milliyet)
Umarım yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRKÜN sayesinde, dünyanın en güzel ülkesinde özgürce yaşadığımızı ve 53 tane islam ülkesi içinde örnek tek laik Cumhuriyete sahip olan ülke olduğumuzu kimse unutmaz. Birilerinin siyasal çıkarları uğruna, kutsal dinimizi nasıl sömürmek ve kullanmak istediklerini de görmezden gelmezler.
Sevgi ve saygılarımla (07.12.2007)
Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR
5 Aralık 2007 Çarşamba
Buyukanit Wilson'i kolundan tutup koseye cekti
Arnavutluk milli günü resepsiyonunda Org. Büyükanıt’ın, ABD Büyükelçisi Wilson’ı kolundan tutup bir köşeye götürerek baş başa görüşmesi geceye damgasını vurdu. Büyük merak uyandıran konuşma anlaşılmasın diye korumalar, Paşa ile Wilson’ın çevresinde etten duvar ördü.
Hürriyet
Aranan provokatör DTP'li başkanın aracından çıktı!
DEMOKRATİK Toplum Partisi (DTP)'nin Hakkari'deki `Yeter artık' mitingini provoke edip, olayların çıkmasına neden olan 21 yaşındaki Deniz Yüksel çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Hakkari'nin DTP'li Belediye Başkanı Kazım Kurt'un makam aracında yakalanan Yüksel'in 18 ayrı suçtan arandığı da ortaya çıktı.
Hakkari'de, geçtiğimiz cumartesi günü Merzan Mahallesi'nde düzenlenen `Yeter artık' mitinginde görevli polislerle önce sözlü olarak tartışan ve daha sonra da taş atıp olayların çıkmasına neden olan provokatör, polisin çalışmaları sonucu tespit edildi. Polis, kamera kayıtlarından yaptığı incelemelerde olayları çıkaran kişinin de Deniz Yüksel olduğunu belirledi. Tam 18 ayrı suçtan hakkında yakalama emri çıkartılan Yüksel, bugün Hakkari'nin DTP'li Belediye Başkanı Kazım Kurt ile birlikte miting sonrası gözaltına alınarak çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakılanları evlerinde ziyarete gitti.
Makam aracının arka koltuğunda Belediye Başkanı Kurt ile birlikte oturan Yüksel, Belediye Başkanı Kurt'un makam aracının arka koltuğunda Hakkari merkezinde, polisler tarafından teşhis edilerek gözaltına alındı.
Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde, nöbetçi mahkemeye çıkarılan Deniz Yüksel, akşam saatlerinde tutuklanarak cezaevine konuldu.
4 Aralık 2007 Salı
Yargı Tarikatlaştırılıyor...
29 Kasım 2007 Perşembe
Öğrencilerine Atatürk tişörtü giydirdi, maaş kesme cezası aldı
27 Kasım 2007 Salı
Ortaçağa Yolculuk...
DÜN bir bayan okurumdan ilginç bir e-posta aldım.
Okurumun adını bende saklı tutarak ve kimi bölümlerini kısaltarak aktarıyorum:
"Ben bir şirkette çalışıyorum. Cuma günü kardeşimle öğlen tatilinde yemeğe çıktık. Biz çoğu zaman Ümraniye'ye gideriz. Yine öyle yaptık. Ümraniye'de 'cuma' olması sebebiyle yine birçok işyeri kapalıydı.
Ender açık yerlerden (.....) mağazasına girdik. Mağazanın sahibi, kapalı bir bayanla münakaşa ediyordu.
İlk bakışta bunu anlayamadık.
Sonra (.....)nın sahibinin yüksek sesi dikkatimizi çekti.
Kapalı kadın, bugünün cuma olduğunu söylüyor, ısrarla mağazanın kapatılmasını istiyordu.
(......) sahibi 'Burasının İran olmadığını' tekrarlıyordu.
Kapalı kadın sinirlenip gitti.
Ama (.....)nın sahibi bir önceki sefer o kadının erkekler ile geldiğini ve mağazayı yıkacaklarını söyleyip gittiklerini bize anlattı.
Çok korkmuştu..."
*
Okurumun notu böyle.
Başta İstanbul'un kimi semtleri olmak üzere birçok tutucu kentte cuma günleri işyerlerinin, çarşıların, mağazaların tarikatların baskısıyla kapatıldığını biliyoruz.
Kimi esnaf isteyerek...
Kimisi tehdit ile...
İşte tam bu sırada, yani dün eski TBMM Başkanı, AKP'nin en öndeki üç isminden birisi Bülent Arınç, Meclis'in "cuma günleri" tatil olmasını istedi, biliyorsunuz.
*
Devletin tepesindeki koltuklar el değiştirip de karşı devrim Türkiye'yi ele geçirdikten sonra işte böyle oldu.
Taban dalgası yükseldi...
Sertleşti...
Artık dinciler daha cesur, daha iddialı, daha sabırsız, daha yırtıcı, daha hırçınlar.
Bu yüzdendir; Bülent Arınç'ın "cuma tatili" istemesiyle, tutucu semtlerde yobazların açık işyerlerini, korku salarak ve tehditle kapatmaları birbirine denk geliyor.
Ve ortaçağa yolculuk sürüyor
Hadi Türkiye...
Ortaçağa doğru...
Yuvarlana yuvarlana...
26 Kasım 2007 Pazartesi
"Siz Kral Değilsiniz!.."
Yaptığı birçok haberle “tartışma konusu” olan ve en son Danıştay üyelerine yapılan saldırıda “hedef gösterdiği” iddia edilen Anadolu’da Vakit gazetesi, bugün yayınladığı sayısındaki bulmacayla dikkat çekti.
Bulmacada, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ ve Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu’nun fotoğraflarına yer verdi. Gazetenin 14. sayfasında yer alan bulmacanın soruları yanıtlandığında şifre sözcük olarak “Siz Kral Değilsiniz” kelimesinin çıkması bulmacayı çözenleri şaşırttı.
Bulmacada, soldan sağa 2. soru olarak “Genelkurmay Başkanı” ve 4.soruda Kara Kuvvetleri Komutanı, 23. soruda “Emekli Tümgeneral” soruları soruldu. Soruların yanıtlanması için verilen fotoğraflarda ise Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ ve emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu’nun üniformalı fotoğraflarına yer verildi.
Gazetenin 14. sayfasında, Editör Fatih Uğurlu tarafından hazırlanan, aralarında “cahiliye döneminden putlar, ormanların en iri hayvanı, küfürde olan, gayrımeşru ilişki” gibi sorularında bulunduğu bulmacada 17 kelimelik şifre sözcükten “Siz Kral Değilsiniz” cümlesi çıktı. Gazete daha önce, Danıştay saldırganı Alparslan Aslan'ın "Danıştay saldırısını planlarken Danıştay 2. üyelerinin fotoğraflarını Anadolu'da Vakit gazetesinin manşetinde gördüm." açıklamasıyla gündeme gelerek, tartışma yaratmıştı. (Vatan)
Kocaeli M.E.M.'den Olay yaratacak kitapçık
Mustafa Mutlu'nun yazısı için tıklayın...
22 Kasım 2007 Perşembe
"Kargocu Kiz" DTP'de Yonetici
Dava tutanaklarına "kargocu kız" olarak geçen ve Bahriye Üçok'a gönderilen bombalı paketi kargo şirketinde teslim alan ve dava aşamasında sanıkları teşhis ettikten sonra ortadan kaybolan Gülay Çalap, 8 Kasım'da yapılan DTP kongresinde önce Parti Meclisi üyeliğine ardından Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildi.
MUMCU DİKKAT ÇEKMİŞTİ
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Bahriye Üçok 6 Ekim 1990'da evine gönderilen bombalı paketin patlaması sonucu yaşamını yitirmişti. Özellikle türbana karşı görüşleriyle radikal gruplardan tehdit alan Üçok'un öldürülmesi o tarihlerde toplumda büyük infiale yol açmıştı.
Üçok gibi bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren Uğur Mumcu, uzun süre faillerin bulunmasına yönelik yazılar kaleme aldı. Mumcu'nun yazılarında dikkat çektiği isimlerden biri de Çalap olmuştu. (Sabah)
20 Kasım 2007 Salı
İste meshur demokratlar : ALMANYA
İstanbul'da gidin IKEA'ya, bırakın kapılarındaki boy boy İsveç bayraklarını adamlar içerde sattıkları köftelere bile kürdanla bayraklarını saplıyorlar. Yine gidin tamamını sattığımız ya da yabancı ortak aldığımız alışveriş merkezlerine, satın alan ülkelerin bayrakları girişlerde ve direklerde dalgalanıyor. Bize demokrasi dersleri verenler bunlar... |
Balkonuna bayrak asan Türk’e ceza ,
Almanya’da mülkiyeti kendisine ait olan evinin balkonuna Türk bayrağı asan Nihat Kesici, para cezasına çarptırıldı. 35 yıldan beri Almanya’da yaşayan Denizli’li Nihat Kesici’nin Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla evinin balkonuna astığı Türk bayrağı yüzünden başı derde girdi. Ev bürosu tarafından mahkemeye verilen ve 500 euro para cezasına çarptırılan Kesici, balkona yeniden bayrak asarsa 250 bin euro ceza ödeyecek, ya da 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.
|
19 Kasım 2007 Pazartesi
IRAK'TA MAHALLE BASKISIYLA BASLAYAN RADIKAL DINCILIGIN VARDIGI NOKTA !!!
Irak’ta Basra kentinin emniyet müdürü Tümgeneral Abdülcelil Halaf, İngiliz yayın kuruluşu BBC’ye yaptığı açıklamada, bölgede radikal dinci grupların, kadınlara karşı sistematik bir şiddet kampanyası başlattığını açıkladı.
Tümgeneral Halaf, başı açık ya da makyaj yapan kadınların saldırılara hedef olduğunu söyledi ve bazı kadınların, sırf haklarındaki bazı dedikodular ve yayılan haberler yüzünden öldürüldüklerini de belirtti.
Elinde Temmuz ve Eylül ayları arasında öldürülen kadınlarla ilgili 42 dosya olduğunu ifade eden emniyet müdürüne göre, polis genelde korktuğundan bu olayları soruşturmuyor, öldürülen kadınların akrabaları da aynı gerekçeyle olayları polis bildirmekten hatta cesetleri almaktan bile çekiniyor.
Halaf, “Kadınları öldürüyorlar ve yaptıkları şeyleri haklı göstermek için, öldürdükleri kişilerin üzerine bir kağıt ya da uygunsuz kıyafetler koyuyorlar. Örneğin bir kadını altı yaşındaki oğluyla birlikte öldürdüler. Bunun tek gerekçesi, çocuğun anne ve babasının evlilik dışı bir ilişki yaşadıklarına yönelik söylentilerdi” diye konuştu.
Basra’da telefonla BBC’nin sorularını yanıtlayan ve adının açıklanmasını istemeyen bir kadın avukat, insanların, sık sık kamuya açık mekanlara asılan afişlerle tehdit edildiklerini açıkladı.
Avukat, “Duvarlarda ‘ya başını örter ya da öldürülürsün’ uyarıları var. Fotoğrafçıların camlarına da afişler asılıp dükkan sahiplerinin, gelinlik giymiş kadınların resimlerini sergilemeyi sürdürmeleri halinde öldürülecekleri belirtiliyor” dedi.
Kadınlara yönelik saldırıların, İngiliz güçlerinin Eylül ayında kent merkezinden havaalanına çekilmeleri öncesinde görüldüğünü de hatırlattı ve askerlerin, olayları önlemekten aciz olduklarına dikkat çekti.
Bölgedeki en büyük Şii gruplardan olan, din adamı Mukteda Es-Sadr’a bağlı Mehdi Ordusu’nun bir sözcüsü ise, üyelerinin zorla şeriat kurallarını kabul ettirmeye çalıştığına yönelik iddiaları yalanladı. Sözcü, diğer grupların bu yönde bir çaba içinde olduklarını ise yalanlamadı.
15 Kasım 2007 Perşembe
Meclis'te teröriste "Gerilla" dedi ve TSK'ya saldırdı
TBMM çatısı altında PKK ağzı ile konuşan DTP’li Hasip Kaplan daha da ileri giderek Türk Silahlı Kuvvetleri’ne dil uzattı. PKK’lı teröristlerden “gerilla” diye söz eden Kaplan, “Hiçbir demokraside asker bu kadar konuşmaz. Bir kışlaya siyaset ve ticaret girerse, o orduda ne birlik olur, ne dirlik” şeklinde ifadeler kullandı.
Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri sırasında hezeyanlarını ortaya koyan Kaplan büyük tepki topladı. AKP’li Zekai Özcan, DTP’li Kaplan’ı yeminine sadık kalmaya çağırdı. CHP’li Mustafa Özyürek ise ülkeyi silahla bölmek isteyenle mücadelenin ancak silahla yapılabileceğini vurguladı.
Meclis’te teröriste ‘gerilla’ dedi
Terör örgütü PKK’nın ağzı ile konuşan DTP’li Hasip Kaplan, “Salt 4-5 bin gerilla veya 10 bin gerilla veya isyancı veya terörist, adına ne derseniz deyin”ifadesini kullanınca, TBMM Bütçe Komisyonu’nda tartışma çıktı
TBMM’de konuşan DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, terör örgütü PKK’lı teröristlerden “Gerilla” diye söz etti. Kaplan’nın bu küstah sözlerine milletvekilleri tepki gösterdi. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı’nın 2008 bütçesi üzerindeki görüşmelerde söz alan DTP’li Kaplan, kin, nefret ve duygusallığa dayanan dış politikayla sorunların çözülemeyeceğini savundu. AB sürecinde yapılan reformların yavaşladığını, sorun olmaya devam eden TCK’nın 301. maddesinden kurtulunması gerektiğini ileri süren Kaplan, Türkiye’de sivil otorite zaafı olduğunu iddia etti.
TSK’ya saldırdı
Kaplan, egemenliğin halka devri isteniyorsa, asker ve polisin sivil otoritenin emri altında olması gerektiğini savunarak, “Hiçbir demokraside asker bu kadar konuşmaz. Bir kışlaya siyaset ve ticaret girerse, o orduda ne birlik olur, ne dirlik olur ne de hukuk devleti olur. Bunu ortaklaşa aşmak zorundayız” dedi. Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin şimdi her yerde kabul gördüğünü, Irak yönetimin yüzünü Türkiye’ye döndüğünü iddia eden Kaplan, sağırlar diyaloğu oynandığını ileri sürdü.
Yanlış politika
Yemine sadık kal
AKP Ankara Milletvekili Mehmet Zekai Özcan, DTP’li Hasip Kaplan’a sözlerine tepki gösterek, “Meclis’te herkesin yeminine sadık kalması gerekir. Terör örgütü PKK ile arasındaki mesafeyi çok açık belirtmeyen, ’PKK bir terör örgütüdür’diyemeyen veya demeyenlerin, Meclis’te bir çözüm bulma arayışları inandırıcı olmaz” dedi. AKP’li Özcan, barışcı çözümün ancak terör örgütünün silah bırakmasıyla olacağını ifade ederken, DTP’li Kaplan’ın, “Özal kadar yürekli olmak yeter” diye laf atması üzerine, Türkiye’nin bölünmesine, bir terör örgütü tarafından tehdit edilmesine müsaade etmelerinin mümkün olmayacağını kaydetti.
Ülkeyi bölme niyetleri
CHP İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürek ise, Kaplan’ın “Mecliste bu konuyu çözelim” dediğini ifade ederek, “Ama kendisine göre siyasi hesaplarla, ülkeyi bölme hesaplarıyla eline silah alıp, bizim insanımızı şehit edenlerle ancak silahla başa çıkabilirsiniz” diye konuştu. CHP’li Özyürek’in, Türkiye’de ırk ve mezhebe göre ayrım yapılmadığını, ancak konuyu terör örgütünün, “Türkiye’de Türk-Kürt ayrımı yapılıyor” diye gündeme getirdiğini anlatırken, araya girerek laf atan DTP’li Kaplan, “Daha düne kadar Kürt yok... Bize kart-kurt diyordunuz” ifadesini kullandı.
14 Kasım 2007 Çarşamba
Başörtüsünü 'Heidi' kitabına soktular
11 Kasım 2007 Pazar
Cumhurbaşkanı huzura çağrıldı !..
"Bu tür tebrik ziyaretlerinde iki ülke arasındaki dostluk ve devlet başkanları arasındaki yakın ilişki nedeniyle kağıt üzerinde olmayan bir dostluk protokolü uygulanabilir. Bu tabii ki devlet başkanının rızası çerçevesinde olur. Ayrıca ortak deklarasyonun üç liderin huzurunda imzalanması gerekiyordu. Bunu da unutmamak lazım. Arkasında bir şey aramak yanlış olur."
60 yıldır hiç hatırlamıyorum
Tek istisna ağır hastalık olur
İşte vekilin dağdaki fotoğrafı...
Fatma Kurtulan'ın DAĞDAN İNİP vekil olduğu KESİNLEŞTİ
Akşam gazetesi bu haberi manşetten verdi:
DTP Van Milletvekili Fatma Kurtulan, Hakkari'deki operasyonda kaybolan 8 askeri
Ardından, 1992 yılında evlendiği eşi Salman Kurtulan'ın hâlâ Kuzey Irak'taki PKK kamplarında olduğu ortaya çıktı. Örgütün üst düzey yöneticileri arasında yer alan Salman Kurtulan'ın Strasburg'da, Avrupa Parlamentosu'
Fatma Kurtulan, nikahtan 4 gün sonra dağa çıktığı söylenen eşiyle ilgili iddiaları önce "özel konum" diyerek yanıtsız bıraktı, ardından "13 yıldır görmüyorum" açıklamasını yaptı.
O DA DAĞDAYMIŞ
Fakat, son kongrede tüzüklerine demokratik özerklik maddesini ekleyen DTP'nin tartışmalı milletvekili Fatma Kurtulan'ın kendisinin de PKK Kadın Gerilla Birlikleri'nin (YAJK) askeri kanadında yer aldığı ortaya çıktı.
Kurtulan'ın YAJK askeri kanadında yaklaşık bir sene görev yaptığı, şehir ve kırsal gerilla eğitiminde aktif rol aldığı öğrenildi. DTP'li milletvekilinin YAJK'ta kalmak istediği ancak terör örgütünün sözde hiyeraşik yapısı gereği, HPG Silahlı Birlikleri Komutanı olan eşi Salman Kurtulan'la aynı kolda görev alamayacağından Türkiye'ye gönderildiği belirtildi.
KADIN İTİRAFÇI HER ŞEYİ ANLATTI
ArdIndan PKK'nın şehir organizasyonunda görev alan Kurtulan'ın, 2003 yılında da, DTP Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır ile birlikte Şehit Harun Kampı'nda siyasi ve askeri eğitim aldığı ortaya çıktı. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne teslim olan "Doktor" kod adlı PKK itirafçısının verdiği bilgilere göre, Kurtulan ile Bayındır, kampta 3 ay kaldı.
Örgütte üst düzey görev alan kadın itirafçı; milletvekillerine kendisinin siyasi eğitim verdiğini söyledi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olduktan sonra 2 yıl bir devlet hastanesinde doktorluk yapan, ardından da örgüte katılan itirafçı, şehir örgütlenme eğitimi alan Fatma Kurtulan'ın bu tarihten itibaren, PKK'nın sözde Özgür Kadın Birlikleri (YJA STAR) bölge sorumlusu olduğunu iddia etti. PKK içinde kurulan kadın terör örgütleri, Abdullah Öcalan'ın İmralı'dan verdiği talimatla, 2005 yılında birleştirilmiş
9 Kasım 2007 Cuma
Yeni baskan Demirtaş ve Apo'nun kardeşi DTP yönetiminde
alarak 17. sıradan Parti Meclisine girdi.
8 Kasım 2007 Perşembe
İşte Ufuk Uras : Hepimiz Kürt hepimiz DTP'liyiz...
6 Kasım 2007 Salı
DTP'li vekilin PKK'lı eşi şimdi dağda
Hakkındaki tutuklama kararı nedeniyle 1999 yılından beridir aranan Kurtulan, uzun süredir eski DEP milletvekillerinden ve PKK'nın üst düzey isimlerinden Remzi Kartal'la birlikte hareket ediyor. Kurtulan, son olarak Kartal'la birlikte Nisan ayında Fransa'nın Strazburg kentindeki açlık grevinde boy gösterdi.
DTP'li milletvekillerinin bazı yakınları, halen terör örgütü PKK'yla ilişki içinde veya örgütle bağlantı içindeyken öldürülmüş olan isimler. DTP'li Grup başkanvekili Kurtulan'ın eşi Salman Kurtulan da bunlardan biri. Fatma Kurtulan, dün bir gazetede eşinin terör örgütü üyesi olduğu yönündeki soruları cevapsız bıraktı.
Vekilin eli havada kaldı
Türk askerini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk milletini küçük düşürmek ve aciz göstermek isteyenler...
4 Kasım 2007 Pazar
İşte askerlerimiz serbest... Ve PKK'dan küstah talep
Türkiye'den üsse gelen Türk askeri helikopterleri askerleri alarak Batman'a hareket etti.
Daha sonra askerler saat 13.00 sularında Diyarbakır Askeri Havalanı'na getirildi.
Bu gelişmeden yaklaşık yarım saat sonra askerler Ankara'ya doğru yola çıkırıldı.
3 Kasım 2007 Cumartesi
Kayıp askerler için DTP devrede !..
Condi memleketimizde, yarın Amerika'da Busht ile Başbakanımız görüşme yapacak, askerlerimiz de zaten bu günler için kaçırılmıştı zamanı gelince serbest bırakılacaklar.
Demokratik Toplum Partili 3 milletvekili, Hakkari Dağlıca'da 12 askerin şehit olduğu terörist saldırıda kaçırılan 8 askerin serbest kalması için devreye girdi. DTP'liler, Kuzey Irak'taki temaslarından birkaç gün içinde sonuç almayı bekliyor.
İSTANBUL - PKK'lı teröristlerin 21 Ekim'de Dağlıca bölgesindeki askeri birliğe düzenlediği saldırıda 12 asker şehit olmuş, 8 asker de kaçırılmıştı. Askerlerin serbest bırakılması için çeşitli temaslar sürerken; Demokratik Toplum Partisi (DTP) Milletvekilleri Aysel Tuğluk, Fatma Kurtulan ve Osman Özçelik K. Irak'a gitti.
3 milletvekili Zaho ve Dohuk'taki görüşmelerden sonra Erbil'e geçti. Kısa bir açıklama yapan Özçelik, "Bir kaç gün içinde sonuç almaya çalışacağız. Aileler hasretle çocuklarını bekliyorlar. Umuyoruz sonuç alırız ve askerlerimiz ailelerine kavuşurlar. Katkısı olabilecek herkesten katkı isteyeceğiz" dedi.
PKK'lı teröristlerin, 21 Ekim'de Dağlıca bölgesindeki askeri birliğe düzenlediği saldırıda 12 asker şehit olmuş, 8 asker de kaçırılmıştı. Konuya ilişkin Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül de dün bir açıklama yapmış, "Galiba bir iki gün içinde bırakılacaklar" demişti.
31 Ekim 2007 Çarşamba
DTP Kapatılsın
Hukukçular, özerk yapı talebinde bulunan ve teröristbaşı Öcalan’dan ‘Kürt halkının önderi’ diye söz eden Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılması gerektiğine dikkat çekti.
Ulusal bütünlüğe aykırı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 68. maddesine aykırı bir durumun söz konusu olduğunu belirten Kanadoğlu, “Demokrasinin dışına çıkan siyasi partiler, hele ki ulusal bütünlüğü ortadan kaldıran taleplerle demokratik yaşamda yer almak istiyorlarsa o zaman hukuken gereğinin yapılması da kaçınılmaz olacaktır” dedi. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Mümtaz Soysal da, özerklik isteminin Türkiye’nin ulusal bütünlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Soysal, “Özerklik isteği ulus devlet kavramına taş koymaktadır. Dolayısıyla bu bir kapatma gerekçesi olarak değerlendirilebilir. Bu tür istemlerle ortaya çıkanlar nasıl cezalandırılıyorlarsa böyle bir isteği dile getiren bir siyasal parti de hukuk gereğince cezasını alır. Anayasa’nın 68. maddesine, ulus devlet anlayışına aykırıdır ve gereği yapılmalıdır” diye konuştu.
Sıkı takip altındalar
Ayrılıkçı söylemleri ile dikkat çeken Batasuna’nın terör örgütü ETA’ya finansal destek verdiği ve para aktardığı iddiaları ile birlikte mali kurumlar da inceleme başlatmıştı. İspanyol Hükümeti. 2002’den itibaren partinin tüm hesaplarını kontrol ediyor. 29 Ekim 2007’de Madrit’te 12 yıl önce bir askeri araca saldırı düzenleyen ve 6 kişinin ölümüne neden olan ETA üyelerine Ulusal Mahkeme’den 1253’er yıl hapis cezası verilmesi kararı çıkmıştı.
’Terörist’ demedi, kapatıldı
Batasuna partisi, 2003’te terörü kınamaya yanaşmadığı ve ETA ile bağlarını koparmadığı için yasadışı ilan edilerek kapatılmıştı. İspanyol polisi ile hukukçular ülke bütünlüğünü tehdit ettiği gerekçesiyle, partinin eylemlerini incelemeye almışlardı. ETA’nın faaliyetlerini terör olarak görmeyen bazı yöneticilere de hukuki ve siyasal baskı yapıldı. AB üyesi İspanya, toprak bütünlüğü vurgusunu yargı sürecinde delil olarak gösterdi.
BASK’ı dinlemedi
İspanya’da BASK Yüksek Mahkemesi, BASK Özerk Yönetimi Başkanı Juan Jose İbarretxe ve Sosyalist İşçi Partisi’nin Bask bölgesindeki kolu olan PSE-EE’nin liderleri Patxi Lopez’i bölücülükle yargılayacak. İbarretxe, BASK Bölgesi’nin İspanya’dan ayrılması için referandum talebinde bulunmuştu. İspanya Başbakanı Zapatero, Batasuna Partisi’nin siyasi söylemlerinin ETA ile örtüştüğünü de dile getirmişti.
30 Ekim 2007 Salı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın meclis grubunda yaptığı konuşmadan :
DTP, resmen federasyon istedi
PARTİ kongresinin sonuç bildirgesinde, bebek katilinin serbest bırakılması istendi. Her bölge ve özerk birim de öz yönetimini oluşturmalıdır denildi.
Demokratik Toplum Kongresi, teröristbaşı Öcalan’ı ’Kürt halk önderi’ olarak tanımlayarak, özerk yönetimlerin kurulmasını istedi.
DTP’nin 8 Kasım’da Ankara’da yapacağı olağan genel kurulu öncesinde Diyarbakır’da üç gün süren Demokratik Toplum Kongresi’nin sonuç bildirgesi dün açıklandı. Açıklamaya, DTP Genel Başkan Vekili Nurettin Demirtaş, Batman DTP Milletvekili Ayla Akat, kapatılan DEP’in eski milletvekili Leyla Zana ile belediye başkanları katıldı.
Her bölgenin bayrağı olsun
Sonuç bildirgesini okuyan Demirtaş, “Kongremizde Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununa demokratik çözüm yaklaşımını son derece belirleyici olduğu sonucuna varmıştır. Öcalan’ın İmralı’dan başka bir yere nakli ile sağlık sorunlarının giderilmesi için tedavi sürecinin başlatılmasının toplumsal barış için rolünü oynayabileceği şekilde halkla bağ kurabileceği bir ortam yaratılmasının, Kürt halkı kadar Türkiye demokrasisi açısından da son derece yaşamsaldır” diye konuştu. DTP’li Demirtaş şunları söyledi: “Sonuç bildirgesi bayrak ve resmi dil tüm Türkiye ulusu için geçerli olmakla birlikte her bölge ve özerk birimin kendi renkleri ve sembolleri ile demokratik öz yönetimini oluşturmasını öngörür. Yeni anayasa çalışması da dikkate alınarak siyasi ve idari yapılanmada köklü bir reforma gidilmesi gerekmektedir. Bu idari modelde ademi-merkeziyetçilik işletilerek birbiriyle yoğun bir şekilde sosyo-kültürel ve ekonomik ilişki içinde bulunan illeri kapsayan ve il genel meclislerine benzer bir şekilde seçimle işbaşına gelen bölgesel bir meclis, merkezi hükümet adına dış ilişkileri, maliye ve savunma hizmetleriyle, merkezi ve bölge yönetimlerince birlikte yürütülecek, emniyet ve adalet hizmetleri hariç, eğitim, sağlık, kültür, sosyal hizmetleri tarım, denizcilik, sanayi, imar, çevre, turizm, telekomünikasyon, sosyal güvenlik, kadın, gençlik, spor gibi hizmet alanlarından sorumlu olacaktır. Bu meclislere ‘Bölge meclisi’, meclislerde görev yapacak kişilere de bölge temsilcisi denir.” DTP’li Demirtaş, sonuç bildirgesinde özellikle Anayasa’daki ulus kavramının etnik vurgularla değil, demokratik uluslaşmanın bir ifade olarak Türkiye ulusu ortak aidiyetiyle yeniden tanımlanmasını zorunlu görürdüğünü savundu. Demirtaş, Türk yerine Türkiyelilik istediklerini söyledi.