12 Mart 2008 Çarşamba

Fatih Camii'nde yaşanan şok

 
Can Ataklı
 
Cengiz Aslan’ın oğlu Alp’in cenaze töreni için Fatih Camii’ndeyiz. İstanbul’un tüm tanıdık yüzleri cami avlusunu doldurmuş, Aslan çiftine baş sağlığı dilemek için bekliyor. Derken öğle namazı sona eriyor. Fatih Camii cemaati cenaze namazını da kılmak üzere avluya doğru yürümeye başlıyor.

Teşvikiye Camii’nin “yumuşak” görünümlü ahalisine alışan taziye kalabalığının birden yüzü değişiyor. Çünkü avluya doğru yürüyen kalabalığın büyük bölümü cüppeli, sarıklı. Kiminin neredeyse beline kadar uzamış simsiyah sakalları var. Ortalığı garip bir gül yağı kokusu sarıyor.

Ancak kalabalık asıl şoku bu garip kıyafetli cemaatin “Şu kadınları çekin yolumuzdan, namaz yerine gidemiyorum, nedir bu böyle, haydi çekin şunları” diye bağırmalarıyla yaşıyor.

Üstelik cami cemaati kadınlardan yüzlerini çevirerek, etraftaki erkeklere veriyorlar bu buyrukları “Çekin şu kadınları” diye. Bir İstanbul hanımefendisi, başına örttüğü zarif tülü biraz geri iterek “Geçin gidin, kim karışıyor sizin namazınıza, biz taziye için buradayız” diyecek oluyor. Cemaatin bakışları öylesine sertleşiyor ki, bu hanımefendi çaresizlik içinde en kenara atmak zorunda hissediyor kendini.

Camiden ayrılırken yanımdakilerle konuşuyorum. “Bugün buraya cenaze namazı için gelenler herhalde böyle bir manzara ile ilk kez karşılaştılar. Teşvikiye Camii’nde bu manzarayı görmeleri mümkün değil” dedim.

Birlikte olduğum Bahattin Yücel ilginç bir yorumda bulundu: “Ben bugün yaşananlardan memnun oldum aslında. Çünkü türbanı basit bir özgürlük ve demokrasi sorunu gibi algılayıp hoş görenler, aynı kesimin demokrasi adı altında dayatmacı tavırlarını görmüş olmalılar. En azından bugün buraya gelenler umarım gerçeği kavramakta artık direnmezler.”

Hiç yorum yok: