15 Mayıs 2008 Perşembe

Başbakanlık'ın çuval skandalı!

Erdoğan'ı eleştirdi diye başına çuval geçirip dövdüler.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Antalya gezisi sırasında protesto gösterisinde bulunan Ertuğrul Sağlam isimli vatandaş, Başkanlık korumaları tarafından kendisine işkence yapıldığını iddia etti. Sağlam, korumalar tarafından 2 saat kendisine işkence yapıldığını, küfür edildiğini ve gözleri bağlı bir şekilde ıssız bir bölgeye götürüldüğü iddialarıyla suç duyurusunda bulundu.

Başbakan Erdoğan'ın 11 Mayıs tarihinde Antalya gezisi sırasında Şarampol Kapalı Yol girişinde "65 yaşında emeklilik getirdiniz. İnsanları üç kuruşu mahkum ettiniz. Asgari ücretliyi perişan ettiniz" diye bağırarak protesto gösterisinde bulunan Ertuğrul Sağlam isimli bir vatandaş korumalar tarafından kendisine işkence yapıldığını ileri sürdü.

-"SÜREKLİ DÖVÜP KÜFÜR ETTİLER"-

Adli Tıp Kurumu'na giderek rapor alan Sağlam, daha sonra Antalya Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Sağlam suç duyurusunda yaşadığı olayı şöyle anlattı:
"11 Mayıs günü saat 17.00. sıralarında Şarampol Kapalı Yol girişinde, Başbakan Tayyip Erdoğan'nın konvoyu geçerken '65 yaşında emeklilik getirdiniz. İnsanları üç kuruşu mahkum ettiniz. Asgari ücretliyi perişan ettiniz' diye bağırdım. Ancak birden çevremi Başbakanlık özel korumaları sardı. Bana vurmaya başladılar. Daha sonra 06 VAC 07 plakalı araçlarına bindirdiler. Göz bandı taktılar ve başıma poşet geçirdiler. Antalya'yı bilmedikleri için kendi aralarında tenha bir yer bulmak için konuştular. Arabada 4 kişiydiler. Bu sırada 'senin yanına silah koyacağız, eroin koyacağız, öldürüp atacağız' şeklinde tehdit ediyorlar, bir taraftan ağza alınmayacak şekilde sinkaflı küfür ediyorlardı. Yaklaşık 20 dakika sonra bir yere geldik. Arabada sürekli dövdüler. Dayak ve işkence yaklaşık yarım saat kadar sürdü. Daha sonra arabadan indirdiler. Dayak ve tehdit burada da devam etti. Bu sırada göz bağım açıldı. Bana 'biz bu işlerle uğraşıyoruz. Zamanımız bol. Seni herhangi bir yerde görürsek tekrar alacacağız' diye tehdit ederek, orada bıraktılar ve arabayla gittiler. Arabanın plakasını bu sırada aldım. Şüphelilerin saldırısı sonucu belimden, kafamdan ve bacaklarımdan yaralandım, ağır darbeler aldım."

-DAĞA KALDIRMA CEZASI-

Sağlam'ın avukatı Münip Ermiş ANKA'ya yaptığı açıklamada, Başbakanlık korumalarının özel yetkilerle donatılmış olduğunun anlaşıldığını belirterek, "Alınan bu özel yetkiye göre Başbakanı protesto etme suçunun ilk cezası olay mahallinde ibret olsun diye dayak olarak verilmekte, eğer protesto daha ağır bir dille yapılmışsa bu sefer protestocuyu dağa kaldırma cezası uygulanmaktadırlar" dedi. Korumaların başlarının hiçbir zaman derde girmeyeceğinden emin oldukları için, böyle bir "pervazsızlık" içine girdiklerini kaydeden Ermiş, "Sayın Başbakan ve bu korumaların bağlı olduğu Sayın İçişleri Bakanı bilmelidir ki, protestoculara karşı korumaların attığı her yumruk her tekme ve adam kaldırma dahil her türlü hukuk dışı uygulamadan dolayı, kişisel olarak kendileri de sorumlu olacaktır" diye konuştu.

"İŞKENCE" İDDİASINA SERT TEPKİLER...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Antalya gezisi sırasında protesto gösterisinde bulunan Ertuğrul Sağlam'a Başkanlık korumaları tarafından işkence yapıldığı iddialarına insan hakları kuruluşları sert tepki gösterdi.

-İHD: "'İŞKENCEYE SIFIR TOLERANS' DİYEN BAŞBAKAN, BUNUN GEREĞİNİ ÖNCE ENSESİNDE DOLAŞANLARDAN BAŞLAYARAK YERİNE GETİRMELİ"

İnsan Hakları Derneği Başkanı Hüsnü Öndül, ANKA'ya yaptığı açıklamada "İşkenceye sıfır tolerans" sloganını üreten bir Başbakanın, bu sloganının gereğini önce yakınında dolaşanlardan başlayarak yerine getirmesi gerektiğini savundu.

Öndül, İnsan Hakları Derneği olarak "İşkence resmi gözaltı merkezlerinin dışına taşmıştır" görüşlerini destekleyen bir şekilde resmi araçlarda işkence yapılmasının ironik bir durum olduğunu kaydetti. Söz konusu olayın, düşünceye tahammülsüzlüğün boyutlarının ifadesi olduğunu söyleyen Öndül şunları dedi:
"İşkence, resmi gözaltı merkezlerinin dışına taşmıştır, derken şimdi işkence resmi araçlarda yapılıyor. Bu kadar yaygınlaştı. Bu nedenle başbakan işkenceye sıfır tolerans söyleminin gereklerini korumalarından yani en yakınından başlayarak yapmalıdır. Bunun gereğini yerine getirmelidir. Düşünceye tahammülsüzlüğün boyutlarının ifadesi bunlar. Sadece yargısal süreçlerin işlemesi değil, yürütme organının tasarrufları bakımından da düşünce özgürlüğüne yönelik baskıyı ifade ediyor. İşkenceye sıfır tolerans söyleminin gereğini hemen korumalarından başlayarak, ensesinde, kolunun yanında dolaşanlardan başlayarak yapmalı."

-TİHV: "BAŞBAKANIN AÇIKLAMALARI BU CESARETİ VERİYOR"

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Yavuz Önen de Türkiye'de bir hukuk devletinin ötesinde 'Polis Devleti' görüntüsü yaşandığının altını çizdi. Bu görüntünün, protesto ve karşı görüş neredeyse orada kendini gösterdiğini belirten Önen, "Başbakanın kendisi de zaten şiddete davet eden açıklamalar yapıyor, cesaretlendirici tavırlar sergiliyor. Başbakanın polisin önünü açtığı söylemek çok kolay. Başbakan her zaman hak arayanları suçlamıştır, polisten yana tavır koymuştur" diye konuştu.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı olarak, "Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu"nun bir 'Polis Devleti' hazırlığına işaret olduğunu daha önce söylediklerini ifade eden Önen, 'Polis Devleti'nin protesto ve karşı görüş neredeyse orada kendini gösterdiğini belirterek şunları dedi:
"Başbakanının yanında ya da uzağında olmasının hiçbir farkı yok. Polis her yerde bu şiddeti uyguluyor. Hatta Başbakana yaklaştıkça daha da yetkili ve koruma altında olduğunu hissediyor. Bu nedenle haklarında soruşturma açmak da bir hayli zor. Sorun aslında siyasidir, siyasi iradedir, mevcut AKP hükümeti, Türkiye'yi bir 'Polis Devleti' görüntüsüyle yönetmeyi yeğliyor, olay bundan ibarettir. Bu sürpriz değil, ilk değil son da olmayacak."

-İHOP: "BAŞBAKAN İZİN VERDİYSE İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEDEN YARGILANMALI"-

İnsan Hakları Ortak Platformu Genel Koordinatörü Feray Salman da böyle bir durumun açıklanamaz olduğunu ifade ederken, hükümetin başında olan birinin korumalarının böyle bir şeyi yapmasının affedilemez olduğunu söyledi. Salman, "İşkenceye sıfır tolerans diyorlarsa, bunda samimilerse, bu korumaları ne yapacakları çok önemli. Bu korumalara bu yetkiyi nasıl verdiklerini veya yetkilerin aşıp aşmadıklarını açıklamaları lazım. Korumaların görevi sorunlarını hükümete ulaştırmak isteyen insanları bertaraf etmek mi, yoksa Başbakanı korumak mı olduğunu açıkça ifade etmeleri lazım" dedi.

Son dönemde vatandaşın sorunlarını Başbakana iletmesi konusunda bu korumaların vatandaşların ağzını kapadığını anlatan Salman, korumaların ifade özgürlüğünü kullanan kişilere karşı gösterdiği tavrın affedilemez olduğunu söyledi. Salman, "Şiddet politikaları uygulamak asla kabul edilemez. Eğer bu yetkiyi veren Başbakanın kendisiyse Başbakanın da işkence ve kötü muamele suçundan yargılanması gerekiyor. Türk Ceza Yasası çok açık. Türkiye ayrıca işkenceye karşı sözleşme imzalandı. Anayasa'nın 90. maddesi gereği eğer başbakan buna izin verdiyse yargılanması gerekir" diye konuştu.

-MAZLUMDER: "SON DÖNEMDE ANTİDEMOKRATİK UYGULAMALAR ARTTI"-

MAZLUMDER Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu, bu tür görüntülerin yaşanmaması gerektiğini belirtirken, bu durumun 2005 yılı sonrasında Türkiye'nin demokratikleşme yolunda attığı adımları yavaşlatması nedeniyle yaşandığını söyledi. Gergerlioğlu, son dönemde antidemokratik uygulamaların arttığına değinen Gergerlioğlu, Başbakan'ın korumalarının, Başbakanı neye karşı koruduğunun açıklanması gerektiğini kaydetti. Son dönemde Ergenekon ve darbe söylemleri nen ortaya çıkması nedeniyle ortamın gerildiğine işaret eden Gergerlioğlu, "Hükümet, böyle bir ortamı yok etmek için güvenliği artıramaz. Bu ortamı ancak demokratikleşmeyi artırması ile çözülebilir. Başbakan, söz ve eleştiriden korkmaması lazım. Asgari ücret diyen bir vatandaşı dövmezsin, teskin edersin. Başbakanın bunu yapması gerekiyordu" dedi.

BAŞBAKANLIK'TAN AÇIKLAMA

Başbakanlık Basın Merkezi'nden yapılan
açıklamada, bugün bazı gazetelerde yer alan ve Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'ın 11 Mayıs 2008 tarihindeki Antalya programı sırasında
gerçekleşen bir olayın tek taraflı beyan ve iddialarla haber konusu
yapıldığı kaydedildi.

Başbakanlık Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada şu bilgilere
yer verildi:
"Bugünkü bazı gazetelerde Sayın Başbakanımızın 11 Mayıs 2008 tarihli
Antalya programı sırasında gerçekleşen bir olayın tek taraflı beyan ve
iddialarla haber konusu yapıldığı görülmektedir.

Söz konusu yayınlar üzerine yapılan ilk incelemede, adı geçen şahsın
topluluk içinde yüksek sesle Sayın Başbakanımıza yönelik ağır hakaret ve
tahrik içeren ifadeler kullandığı, bunun üzerine kendisine karşı arzu
edilmeyen tepkilerin oluşmasını engellemek maksadıyla, Başbakanlık
koruma görevlilerinin, şahsı topluluktan uzaklaştırmak için müdahale
ettiği anlaşılmıştır.

Aynı haberlerde, konunun savcılığa intikal ettirildiği anlaşılmakta
olup, Başbakanlık koruma görevlilerine yönelik tek taraflı ve haksız
ithamlar yerine soruşturma neticesinde olayın açıklığa kavuşturulmasını
beklemek gerekmektedir."

Hiç yorum yok: