7 Şubat 2008 Perşembe

Yeni Yargıtay Başkanı'ndan ilk turban yorumu

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, türban tartışmalarını basit bir konu olarak indirgemenin mümkün olmadığını belirterek, “Olay basit bir türban sorunu da değildir. Bilimin, teknolojinin bu kadar ileri bir seviyeye ulaştığı bu çağda Tanrı'nın verdiği aklı ve zekayı kullanarak doğruları bulmak yerine hurafelerle dolu bir sisteme geri dönüş çabalarına geçit vermememiz gerekir” dedi.

Yargıtay Başkanlığı'na seçilen Hasan Gerçeker'e mazbatası düzenlenen törenle verildi.
Gerçeker, törendeki konuşmasına çalışma arkadaşlarına teşekkür ederek ve onların güvenine layık olmaya çalışacağını belirterek başladı. Gerçeker, mazbata töreni geleneğini başlatan Başkanvekili Osman Şirin'e de teşekkür etti.


Uzun ve yorucu bir seçim süreci geçirdiklerini belirten Gerçeker, bu sürecin yüce yargıya yakışır bir olgunlukla sona erdiğini söyledi.

Gerçeker, yarışa girdiği tüm arkadaşlarının görevi en iyi şekilde yapacaklarına sonsuz inancı bulunduğunu ifade ederek, “Onlara da bu süreçte yaşattıkları güzellikler için teşekkür ederim. Şu zor ve çetin koşullarla dolu ortamda yargının yücelmesi, layık olduğu konuma ulaşması ve tam bağımsız bir yargı erkinin oluşması için destek ve yardımlarını esirgemeyeceklerine inanıyorum” diye konuştu.

Yargıtay'ın yargının öncü gücü, lokomotifi olduğuna işaret eden Gerçeker, kurumun bugün çok büyük sıkıntılar içinde bulunduğunu kaydetti.

Gerçeker, milyonları aşan dosya sirkülasyonunun Yargıtay mensuplarının üstün gayretleri ve özverili çalışmalarına rağmen tüm dairelerin büyük bir iş yükü altında kalmalarına yol açtığını kaydetti. Fiziksel koşullar ve personel yetersizliği, bina gibi bir çok sorunun bulunduğunu ve bunların acilen çözümlenmesi gerektiğini kaydeden Gerçeker, adaletin gerçek anlamda sağlanmasının ancak bu sorunların tam anlamıyla çözümüyle mümkün olacağını söyledi. Gerçeker, basın mensuplarının ülkenin teminatı olan yargının bu çok önemli sorunlarını kamuoyuna en iyi ve gerçekçi biçimde duyurmalarını da istedi.

Gerçeker, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizler hukukçuyuz. Ülkenin toplumun teminatı olan yargıçlarız. Şu anda çok önemli anayasal, yargısal değişiklikler, Yargıtay Yasası değişikliği gündemdir. Bizler, yargı erki olarak elbette bu konularda doğru bildiklerimizi söylemek zorundayız. Gördüğümüz yanlışları söyleyip doğruyu bulmakta çaba göstermek yetki ve sorumluluğunu taşımaktayız. Bu konularda en kısa zamanda yetkili kurullarımızla toplanarak gerekli açıklamalarda yapılacaktır. Devlet idaresinde olduğu gibi kurumların idaresinde de devamlılık esastır. Sayın Başkanvekilimizin 4 Şubatta iki meslektaşımızın veda töreninde çok güzel ve özlü bir biçimde ortaya koyduğu gibi önceki Başkanlar Kurulunun çok önemli mesajlar içeren bildirisine atıfta bulunarak yaptığı değerlendirmeye aynen katılıyorum.

Bizler Yüce Atatürk'ün önderliğinde kurulan ve O'nun ilkeleri doğrultusunda, çizdiği aydınlık yolda gösterdiği hedefe doğru bu günlere gelen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Anayasayla teminat altına alınmış bulunan temel ilkelerini devletin diğer kurumlarıyla birlik, bütünlük ve uzlaşı içinde olarak korumak ve kollamak durumundayız.”

Anayasal ve yasal değişiklikleri yapmanın TBMM'nin baş görevi olduğunu ifade eden Gerçeker, “Ancak bu yetki laikliğin zayıflatılmasına neden olacak şekilde kullanılmamalıdır. Olay basit bir türban sorunu da değildir. Bilimin, teknolojinin bu kadar ileri bir seviyeye ulaştığı bu çağda Tanrı'nın verdiği aklı ve zekayı kullanarak doğruları bulmak yerine hurafelerle dolu bir sisteme geri dönüş çabalarına geçit vermememiz gerekir” diye konuştu.

Cumhuriyet ilkelerine gönülden bağlı hiçbir devlet ve kurum yetkilisinin bu düşüncede olduğunu aklına bile getirmek istemediğini kaydeden Gerçeker, şöyle devam etti:

“Bir defa daha vurgulamak istiyorum, bizler kurumlar arasında çatışmadan değil, devletin birlik ve bütünlüğü için uzlaşmadan, karşılıklı sevgi ve saygıdan, diyalogdan yanayız. Toplumun huzur ve güvenliği için barış ve kardeşlikten yanayız. Her türlü ayrımcılığa karşıyız, inançlara saygılıyız. Yüce Türk Milleti, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya koyduğu milliyetçilik anlayışında da olduğu gibi bu ilkeler doğrultusunda asırlar boyu varlığını korumuş, devletler kurmuş, kaynayan bir kazan durumunda bulunan Orta Doğu'da ve tüm dünyada bir denge unsuru olmaya, batı ile doğu arasında bir köprü görevi yapmaya devam edegelmiştir. Bütün çabamız ve amacımız yargının yücelmesi, hukukun üstünlüğü ilkesinin gerçek anlamıyla yaşam bulması, ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü içinde esenliğe kavuşması içindir.”

Hiç yorum yok: